5 Şubat 2020 Çarşamba

Volver (Dönüş)

volver, renk ve müzikleriyle dolu dolu bir film keyfi yaşatıyor. kadınların sıradan, bir o kadar da zor yaşantısını ortaya koyuyor. bunu yaparken göze sokmadan ortaya dökme inceliğinde. ispanyol kadınlarının cıvıltısı filmin renklerini tamamlamış sanki.

film; raimunda, kızı paula, kardeşi sole ve ölü annesi irene çevresinde geçiyor.


paula kendisine tecavüz etmeye çalışan babasını öldürdüğünde, raimunda'nın 'o senin gerçek baban değil ama bu suçlu olmadığını göstermez' diyerek dolu dolu gözlerle ama gücünü yitirmeden ona sarıldığını görüyoruz.

belki de dünyanın her yerinde kadınlar tacizcileriyle baş edebilmek için birbirlerine sarılmanın gücüne ihtiyaç duyuyordur.

raimunda'nın kanlı yerleri kağıt havluyla temizlemesi, bıçağı bulaşık süngeriyle yıkaması tuhaf geliyor öncesinde. suçun hak ettiği ceza, bir çocuğun suç işlemek zorunda kalması, bir insanın ölmesi, ceset ortadan kaldırılma anlarında 'ben olsam ne yapardım' sorusunu soruyor insan ister istemez. öfkeyle birlikte acıyı aynı anda yaşıyoruz.

filmin her anı bir geçim mücadelesiyle geçiyor aslında, bir cinayet filmi değil, iki evren arasında geçen bir film hiç değil. hayatı sürdürme çabasında mahalle kadınlarının zorluklara karşı yan yana durmasıyla karşılık bulurken, bireyselleşmenin yaşantımızı bu destekten nasıl uzaklaştırdığını da farkediyoruz. raimunda, geçici sürede işlettiği restoranında yemek yapabilmek için mahalledeki kadınlardan malzeme topluyor, bir şey çok olduğunda paylaşmak kolaydır, peki ya zaten yoka yakınsa elimizdeki?


sıkı aile bağları da filmin belirgin bir öğesi, çok sevdikleri teyzelerinin ölümüyle ölen anneleri irene'nin ortaya çıkması, kızları raimunda ve paulayla karşılaşma anları absürtlüğü, komediyi, hüznü bir anda yaşatıyor. annelerinin ölmediğini sonradan öğrensek de, öbür dünyadan gelip gelmediğine dair şüphe duyuyoruz film boyunca. raimundanın da babası tarafından tacize uğrayışı, kızı ile aynı kaderi paylaşmış olması, irenenin bunu sonradan öğrenip babasını öldürerek ortadan kayboluşu karşılaşma sahnelerinde ortaya dökülüyor.

anlatılarak anlamını kaybeden pek çok güzel sahneyle dolu volver.

ölen teyzelerinin muhteşem mavi mozaikli kırmızı koltuklu evlerine bir arada dönüyorlar. Rengarenk giyimli kadınlar, yaşamın bütün kötü yanlarına ve zorluklarına rağmen bir arada güç buluyorlar.






filmde erkeklerin neredeyse hiç olmayışı, oldukları sahnelerde de ya ölü ya sahne dışında ya da ikincil olarak bulunmaları tesadüf olabilir mi? bence değil!

iyi seyirler.